Kur'an Öğrenimine Kısıtlama Getirenler | Vakit - 14.09.2005
Birçoğumuz rastlamışızdır belki. Bir kimse önemine binaen yeminine vesile kılar Kur’an’ı. Der ki “Kur’an Mushaf çarpsın”
Çarpar mı? Vallahi çarpar! Kimi çarpar hususuna muhtelif görüşler olabilir. Mesela Kur’an, inkar eden kafiri çarpmaz! Dünyevi olarak kafir, Kur’an’a karşı sorumlu değildir. Onun çarpılması uhrevidir. Çünkü onun azabı ahiret hayatında ebedidir. Kur’an’a karşı sorumlu olanlar “İşittik, itaat ettik!” deyip Allah (cc) ile mukavele imzalayıp daha sonra dünyevi çıkarları sebebiyle Kur’an’ı kale almayanlar ve ona sırtını dönenleri Kur’an çarpar!..
D-Anasol hükümetinin reform diye yutturduğu “8 yıl kesintisiz eğitim kanunu” çıkarılacağı günlerde bu yasanın gerçekleşmesi durumunda İmam Hatip okullarının orta kısmının kapatılacağını, Kur’an kurslarının ortadan kalkacağını ve hafızlık müessesesinin tarihe karışacağını Akit gazetemizde yine bu köşede yazmıştık. O gün gözleri kör olanlar bizlere yarasa demiş, bizler ise gerçek yarasaların kendileri olduğunu yazmıştık. Aradan geçen kısa zaman içerisinde anayasal hak olan dini eğitim ve öğretimde boşluklar meydana gelmiş, bin yıl Hakk’a hizmet eden milletimizin çocukları Kur’an’sız kalmış ve bu boşluğun doldurulması için mesele yeniden TBMM’ye getirilerek “beşinci sınıf bitirenlere yaz kursu verilir” şeklinde bir kanun çıkarılmaktadır.
Buradan sormak istediğim şudur: Müslüman halkın çocuklarının beşinci sınıfa kadar olanları Kur’an okumaktan niçin men edilmek istenmektedir? Bu soruma cevap istemek benim hakkımdır. Bu soruma cevap vermek de inanan insanlara yarasa hakaretinde bulunan ve benim ülkemde iktidara gelip kanun çıkarmayı bir türlü beceremeyenlerin boynunun borcudur.
Türkiye’de şu iki husus açıklığa kavuşturulup kavram kargaşasından kurtarılmadıkça, kavgalar sürüp gidecek, Müslümanlar maddi-manevi mağdur edilecek, zalimler de zulümleri sebebiyle canlarına kıyacaklar ve bu ülke insanlarına her iki tarafıyla da yazık olacaktır. Birinci husus; laiklik, ikinci husus ise irtica.
Ateistler ve solucuların önemli bir bölümü laikliği din düşmanlığı olarak anlayıp uyguluyorlar. Halbuki gerçek laiklik, inançlar arasında eşit mesafede olmayı ve her inanca saygılı olmayı gerektirir. Ecevit’in, inançlara saygılı laiklik sloganının içi boştur. Bu slogan Müslümanların mukaddesatına yapılan saldırıda kullanılan “mega takiyye”dir.
Çünkü yaz Kur’an kursları için çıkarılan kanun, Ecevit’in ne kadar “usta takiyyeci” olduğunu gösteriyor. Ecevit’in foyasını ortaya koyan şu: Türkiye’de sadece Müslümanlar yaşamıyor. Yahudiler ve Hristiyanlar da var. Anayasa’nın 24. Maddesi gereği onların da dini öğretimden yararlanmaları söz konusu. Ancak onlar için kendi mukaddes kitapları olan Tevrat ve İncil için kanunla kurs düzenlenmiyor da bu dayatma sadece niçin Müslümanlara yapılıyor? Anadolu insanı Kur’an’sız yaşayamaz! İla-yi kelimetullah için ecdadımız bin yıl bu topraklarda ve ötesi üç kıtada da Kur’an ahlakı ile insanlar yaşasın, mutlu olsunlar diye hayat sürmüşler. İslama ve insanlığa hizmet etmişlerdir.
İslam çoğrafyasında bizim milletimiz “hafız millet” diye anılagelmiştir. Bin yıllık bu şan ve şeref kaynağımız maalesef kurutulmuş ve yok edilmiştir. Çünkü yeni yasada hafızlık ile ilgili bir rahatlama yoktur. Onbeş yirmi yıl sonra, bin yıllık kültürümüzden, Ramazan aylarında okunan hatm-i şerifler, mukabeleler ve aşr-ı şerifler yok olacak, ölülerimize hibe edilecek Kur’an’ı okuyacak bir kimse dahi kalmayacaktır.
Bütün bunlara da; meclisinde, ecdadı ve tarihi ile övünen, milliyetçi ve önemli bir bölümüyle de mukaddesatçı ülkücülerin olduğu ve hatta iktidarın bir kanadında bulunduğu insanların oylarıyla tesis ettirilememiş hafızlık müessesesi ve yine MHP’lilerin katkılarıyla yok edilmeye mahkum edilen bin yıllık gelenek ve kültürümüz.
Şunu bilir ve hatırlatırım ki: “Dünya fani, en büyük mucize olan Kur’an’ı indiren ve bize emanet eden Allah ise bakidir.” Allah, “Kur’an’ı biz indirdik, onu biz koruyacağız” buyurmaktadır. Müslümanın yeterli ilgiyi göstermemesinden Kur’an davacı olacaktır. Kur’an’a engel olmaya kalkışanlar karşılarında Allah’ı bulurlar. Allah ise intikam sahibidir. Tarihe bakanlar, Kur’an öğrenimine engel olanların sonunun ne olduğunu, bazılarının intihar ettiğini, bazılarının akıllarını kaybedip çıldırdıklarını, bazılarının ise akla hayale gelmeyen sıkıntılarla, elem ve mutsuzluk dolu bir son ile dünyaya veda ettiklerini görürler. Bale, müzik, spor, bilgisayar ve buna benzer kurslar için yaş tahdidi getirmeyip, Kur’an kursu için 12 yaş öncesine yasak getirenler, Türk tarihinde bir ilke imza atmışlardır. DSP ve ANAP’la birlikte hareket eden MHP, bu vebalin altından kalkamaz.
Ürkek olmayıp erkek olduklarını ileri sürerek halktan oy alanlar, DSP ile birlikte hareket etmiş ve belki ileride iyi icraatlar yaparlar diyen MHP tabanını bir defa daha, hem de Kur'an öğrenimini kısıtlayarak hüsrana uğratmışlardır. Artık belirli çıkar çevreleri hariç, hiç kimsenin MHP’den bir beklentisi kalmamıştır.
Bizim için hüküm, zikir, şifa, rahmet kitabı olan Kur’an, bizi terk etmiş ise, Kur’an bizi çarpmış demektir. İslam dininin mensupları olan Müslümanların dinlerini öğrendikleri Kur’an, bağlılarına şefaat edecek, engel getirenlerden ise davacı olacaktır. Hikmetin başı Allah korkusudur.
Münir BOZKURT